"İnsanlara teşekkür etmeyen Rabbine şükretmiş olmaz..."
16/10/2025 Perşembe Köşe yazarı S.A
Bize nereden iyilik gelirse gelsin onu Rabbimizden bilmeliyiz. Emir ve
irâde onundur. İnsanları sebep olarak görmek gerekmektedir...
Bir kimse iyilik ederse, onun iyiliğine mal ve hizmet
ile karşılık verilir. Bunu yapamayan, teşekkür ve dua eder. Bunu da yapamayanın
yapılan iyilik başına kakılır. Kötülenir, incitilir. Çünkü, iyiliğe karşı
iyilik yapmak, insanlık vazifesidir.
Biz millet olarak bu hususa çok önem vermişizdir.
Meşhur atasözümüzdür: "Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı
vardır."
Hadis-i şerifte de buyuruldu ki: "İnsanlara
teşekkür etmeyen Rabbine şükretmiş olmaz."
Böyle olunca, bütün iyilikleri yapan, bizleri yoktan
var eden Rabbimizdir. Bize bu güzel şekli veren, organlarımıza güç ve kuvvet
ihsan eden yine odur. Akıl ve zekâ, sıhhat ve afiyet de ondandır...
Her nefes alıp verdiğimizde hayatımız devam ediyor.
Hava için para harcamıyoruz. Onu elde edebilmek için dolaşmıyoruz, zaman
kaybetmiyoruz, yorulmuyoruz. Nerede olursak olalım havayı teneffüs nimetine
kavuşabiliyoruz.
Ev, ihtiyaç eşyası çoluk çocuk, gıda, içecek,
giyeceklerimizi de O'nun ihsanı ile elde edebiliyoruz. Bize hiç muhtaç olmadığı
hâlde bizlere bu kadar çok nimetler lütfeden Allahü teâlâya şükretmemek, kulluk
hakkını ödememek en büyük kabahât ve alçaklıktır!..
Hele, nimetlerin ondan geldiğine inanmamak veya
başkasından bilmek affedilmez bir hatadır. Çirkin bir yüz karasıdır.
Bize nereden iyilik gelirse gelsin, kimden gelirse
gelsin onu Rabbimizden bilmeliyiz. Emir ve irâde onundur. İnsanları sebep
olarak görmek gerekmektedir.
Bir kimseye, her ihtiyacı verilse, her ay yetecek
para, gıda hediye olunsa bu kimse o ihsan sahibini her yerde herkese över. Gece
gündüz onun sevgisini kalbinde taşır. Ona dua eder, bir sıkıntısını duysa
üzülür. Ona hizmet edebilmek için fırsat kollar. Bunu yapmasa o ihsan sahibine
kıymet vermese, herkes onu ayıplar...
İyilik eden bir insanın hakkına böyle riâyet ediliyor.
Bütün nimetin, her iyiliğin hakiki sahibi olan, hepsini yaratan, gönderen
Allahü teâlâya şükretmek daha önemlidir.
Ona şükretmek, ona itaât etmekle olur. Buna her insan
mecburdur. Onun nimetleri yanında başkalarının iyilikleri deniz yanında damla
kadar bile değildir. Hatta, diğerlerinden gelen iyilikler de yine ondandır...
Peki, Rabbimize nasıl şükredeceğiz!
Şükrün nasıl yapılacağını biz
bilemeyiz. Rabbimiz, Peygamberleri vasıtası ile bize bildirmiştir. Bunlar üçe
ayrılır: Birincisi, bedenî olanlar. Namaz, oruç gibi... İkincisi, mâli
ibadetler. Hac ve zekât gibi... Üçüncüsü, doğru itikâttır...
Peygamberlerin vârisleri olan Ehl-i sünnet âlimleri bize bunları açık ve seçik
bir şekilde bildirmişlerdir. Her müminin bunları öğrenmesi ve ona göre
hareket etmesi lâzımdır...
