Fukahâ tabakâtına dâir...
20/10/2025 Pazartesi Köşe yazarı R.A
Geçen haftaki 2 makâlemizde, birer nebze, fıkıh
ilminin ehemmiyeti ve genel olarak fukahânın tabakalarından bahsettik...
Müctehidlerin en yüksek tabakası
olan “Müctehid fid-dîn=Dînde müctehid veya Müctehid Fiş-Şer'=Şerîatte
müctehid”: “Dînî hükümleri, Kur'ân-ı
kerîm ve hadîs-i şerîflerden çıkarırken, kendine mahsûs kâide ve usûl koyan
mezheb sâhibi müctehidlerdir.” Bunlara, “müctehid-i mutlak” da
denir.
Dört mezhebdeki fukahâ (dînî
hükümleri bildiren fıkıh âlimleri), yedi derecedir. Birincisi, “müctehid
fiş-şer'” olan tabakadır. Dört mezhebin imâmları böyledir. (Ahmed
Cevdet Paşa)
Büyük fıkıh âlimi, seyyid, allâme
Muhammed Emîn İbn-i Âbidîn (rahimehüllah) buyurmuştur ki: “Fakîhlerin
başı, İmâm-ı a'zam'dır ve fıkhın dörtte üçü ona âittir.”
Müctehidlerin 2. tabakası,
“Müctehid fil-Mezheb”: “Mezhebde
müctehid; mezheb reîsinin (imâmının) koyduğu usûl ve kâidelere uyarak, dört
delîlden (Kitâb, yâni Kur'ân-ı kerîm, sünnet, icmâ', kıyâs), hüküm çıkaran
İslâm âlimleridir. Bunlara, “müctehid-i mukayyed” veya “müctehid-i
müntesib” de denir.
İmâm Ebû Yûsuf, İmâm Muhammed
Şeybânî ve İmâm-ı a'zâm'ın bunların derecesindeki (İmâm Züfer, İmâm Hasan bin
Ziyâd gibi) diğer talebeleri, “müctehid fil-mezheb”dir. Bunların
çıkardıkları hükümlerden bâzıları, İmâm-ı a'zam'ın çıkarmış olduğu hükümlere
uymayabilir. İctihâd derecesine yükseldikleri için, bunların kendi çıkardıkları
hükümlere uymaları şarttır. (Kemâl Paşazâde Ahmed bin Süleymân)
“Müctehid fil-mezheb” olan İmâm Muhammed Şeybânî, din bilgilerinde bin
kadar kitâb yazmıştır. Talebesinden olan İmâm-ı Şâfiî'nin annesini
nikâh ettiği için, vefât edince, kitâbları İmâm-ı Şâfiî'ye kalarak, onun
bilgisinin artmasına vesîle olmuştur. Bunun için İmâm-ı Şâfiî; "Yemîn
ederim ki, fıkıh (dînî hükümler konusundaki) bilgim, İmâm Muhammed'in
kitâblarını okumakla arttı. Fıkıh bilgisini derinleştirmek isteyen, Ebû
Hanîfe'nin talebesi ile berâber bulunsun" buyurdu. (Seyyid
Ahmed Zühdü Paşa, el-Mecmûatüz-Zühdiyye)
“Müctehîd fil-mezheb” olan âlim, kendi mezheb imâmına uymayabilir.
Kendi re'yi ile fetvâ (dînî suâllere cevâb) verir. Fakat delîlleri, mezheb
imâmının usûl ve kâidelerine göre arar. Bu kâidelerin dışına çıkmaz. (İmâm-ı
Süyûtî)
“Müctehid-i Mukayyed”: Mukayyed müctehid, Müctehid fil-Mezheb. Mezheb
imâmının koyduğu usûl ve kâidelere uyarak, delîllerden yeni hükümler çıkaran
İslâm âlimidir.
Müctehidlerin 3. tabakası ise,
“Müctehid Fil-Mes'ele”: Mezheb
reîsinin (imâmının) bildirmediği mes'eleler için, mezhebin usûl ve kâidelerine
göre hüküm çıkaran İslâm âlimidir.
“Müctehid fil-mes'ele”nin, mes'elelere âit çıkardığı hükümlerin, mezheb
reîsinin koyduğu esâslara uygun olması şarttır. Hassâf, Tahâvî, Kerhî,
Şemsül-eimme Hulvânî, Şemsül-eimme Serahsî, Pezdevî ve benzerleri olan
derin âlimler, bu üçüncü tabakadan olan müctehidlerdir. (Kemâl Paşazâde
Ahmed bin Süleymân)
Hicretin dört
yüz senesi geçtikten sonra müctehid-i mutlak yetişmediği için, bu târihten
sonra gelen âlimleri taklîd etmek câiz değildir. Bu târihten evvel yetişmiş
olan bir müctehidin mezhebini öğrenmek için, âlimlerin söz birliği ile kabûl
ettikleri İslâmî hükümleri bildiren fıkıh kitablarını okumak lâzımdır. (İmâm
Münâvî)


