Dine hizmette yapılan yardımı az görmemeli!
24/10/2025 Cuma Köşe yazarı A.D
Cihada iştirak edenler, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarının dağıtılmasına
yardım edenler Hazreti Peygamberin (aleyhissalatü vesselam) vârisleridir.
Din büyüklerimiz buyuruyorlar ki: "Günümüzde,
cihada iştirak edenler, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarının dağıtılmasına
yardım edenler Hazreti Peygamberin (aleyhissalatü vesselam) vârisleridir.
Yapılan yardımı az da olsa küçümsememek lazım. Dikkat ederseniz dinimize az-çok
demeden yardımcı olanlar elde olmadan çok sevilirler... Şu hadise ne kadar da
ibretliktir...
Eshâb-ı kiramdan Sehl bin Hanîf hazretleri, Resûlullah
efendimizin yanından hiç ayrılmazdı. Devamlı O'nun hizmetlerinde bulunmayı bir
şeref sayar, bütün savaşlara katılırdı. Hendek gazâsı hazırlıklarında ve hendek
kazmada hiç durmadan akıllara durgunluk veren gayretle çalıştı... Daha
sonra hicretin altıncı yılında yapılan Hayber gazâsına
katıldı... Mekke'nin fethine ve hemen bunun ardından Hüneyn gazâsına
iştirak etmiştir. Burada bütün kuvvetiyle düşmanlarla savaşmıştır...
Sehl bin Hanîf hazretlerinin bu üstün gayreti ile
ilgili olarak hakkında Allahü teâlâ bir âyet-i kerîme göndermiştir. Şöyle ki:
Peygamber aleyhisselam Tebük Savaşı hazırlığına
başlayınca, bütün Eshabı yardıma çağırdı. O gün, bilhassa zengin olanları çok
miktarda yardım ettiler.
Bu hâli gören Sehl bin Hanîf hazretleri çok
duygulandı. Fakir olduğu ve Peygamberimizin bu yardım davetine katılamadığı
için çok üzüldü. Hemen eve gidip çocuklarının ihtiyaçları için ayırmış olduğu
iki ölçek hurmayı getirerek Peygamber aleyhisselâma teslim etti ve şöyle dedi:
- Ey Allahü teâlânın Resûlü! Bundan başka evde hiçbir
yiyecek şeyimiz yoktur. Bu benim ve kızımın yardımlarıdır. Kabul buyurunuz ve
bize bereketle duâ ediniz!
Peygamber aleyhisselâm, hazret-i Sehl bin Hanîf'in
getirdiği hurmaları bizzat kendi mübârek elleriyle diğer hurmaların üzerine
koyup bereketle duâ etti.
Bu hâli gören, münâfıklar;
- Allah'ın Sehl bin Hanîf'in iki ölçek hurmasına
ihtiyacı yoktur! diyerek onun bu istek ve arzusunu ayıplayarak
kınamışlardı. Hatta onun Allahü teâlâya ve Peygamber aleyhisselâma karşı
olan samimi duygu içerisindeki davranışını, hafife alarak Medine sokaklarında
alay konusu ettiler. Onu gördükleri zaman güldüler. Münâfıkların bu
davranışları üzerine, Allahü teâlâ, Tevbe sûresinin yetmiş dokuzuncu âyet-i
kerîmesini indirdi:
"Sadaka hususunda bağışlarda bulunan müminlerle
bir türlü, gücünün yettiğinden başkasını bulamayan fakirlerle başka türlü
eğlenenler yok mu? Allahü teâlâ onları maskaraya çevirmiştir. Onlar için pek
acıklı bir azap vardır."
Demek ki, dine hizmette bir lira da
olsa, yapılan yardımı az görmemek lazım.


