"Muhtaç olanlara yardım edebilirsin"

16/01/2019 Çarşamba Köşe yazarı V.T

“Bir adam, babama seksen altın emanet edip, cihâda gitti. O günlerde Medine’de kıtlık oldu..."
 
Kâdızâde Kâsım Efendi Osmanlı âlimlerdendir. Kastamonu’da doğdu, 899 (m. 1494)’de Bursa kadısı iken vefât etti. Resûlullah efendimizi (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem) vesile ederek, Allahü teâlâdan bir şey istemek mevzûunda şunları anlattı:
Muhammed bin Münkedir anlatır: “Bir adam, babama seksen altın emanet edip, Allahü teâlânın rızâsı için cihâda çıkan orduya iştirâk etti. Adam; 'Bunları sakla. Çok muhtaç olana da yardım edebilirsin' diye söylemişti... Medine’de kıtlık oldu. Babam, altınların hepsini açlıktan bunalanlara dağıttı... Altınların sahibi cihâddan dönünce, gelip istedi. Babam; 'Bir gece sonra gel' dedi. O gece Resûlullahın mescidine, Hücre-i saadete gidip sabaha kadar Resûlullahı vesile ederek yalvardı. Gece yarısı bir adam geldi. 'Uzat elini' deyip, eline bir kese altın koyarak uzaklaştı. O adamı ondan önce ve daha sonra hiç görmemişti... Babam, eve geldiğinde keseyi açıp, içindeki altınları saydı. Tam seksen tane olduğunu gördük. Çok sevinip Allahü teâlâya şükrederek götürüp sahihine teslim etti.”
İbn-i Celâh anlatır: “Medîne-i münevvereye Resûlullah efendimizi (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem) ziyâret edip, orada ibâdet etmekle şereflenmek için gittim. Çok fakir düştüm. Yiyecek bir şey bulamadım. Açlıktan kıpırdayamaz hâle geldim. Binbir güçlükle Hücre-i saadete gelip; 'Yâ Resûlallâh! (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem) Bugün sana misâfir geldim. Karnım da çok açtır' dedim. Bir kenara çekilip uyudum. Resûlullah efendimiz rüyâda görünüp, elime büyük bir ekmek verdi. Çok aç olduğum için hemen yemeye başladım. Ekmeği yarıya kadar yedim. Uyanınca kalan yarısını elimde buldum.”
Ebü’l-Hayr Akta hazretleri anlatır: “Medine’ye gittim. Beş gün hiçbir şey yemeden durdum. Takatim kesildi. Hücre-i saadetin yanına gelip, Resûlullah efendimize selâm verdim. Aç olduğumu arz ettim. Bir kenara çekilip uyudum. Rüyada; sağında Ebû Bekr-i Sıddîk, solunda Ömer-ül-Fârûk ve önünde Aliyyül-Mürtezâ (radıyallahu anhüm) olduğu hâlde, Resûlullahın geldiğini gördüm. Hazreti Ali gelip; 'Yâ Ebe’l-Hayr! Kalk, ne yatıyorsun? Resûlullah geliyor' buyurdu. Hemen kalktım. Resûlullah efendimiz gelip, büyükçe bir ekmek verdi. Hemen yemeye başladım. Tam yarısında uyandım. Kalanını ise elimde buldum.”