Mescid-i Nebevî, takva üzere kuruldu

14/10/2018 Pazar Köşe yazarı V.T

Resûl-i ekremin mescidinde sesi yükseltmemeli, edebi asla terk etmemeli...

 Nâsıruddîn ibn-i Süneyne hazretleri hadîs, ferâiz ve Hanbelî mezhebi fıkıh âlimidir. 535 (m. 1141) târihinde Bağdad yakınlarında Samarra’da doğdu. 616 (m. 1219) yılında Bağdad’da vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:

Resûlullahın (sallallahü aleyhi ve sellem) kabr-i şerîflerini ziyâret güzel bir sünnettir. Resûl-i ekremin kabri şerîflerinin ziyâret edilmesi husûsunda müctehid âlimler icmâ’ etmişler, pek büyük fazilet ve sevâbın olduğunu bildirmişlerdir. Resûlullahı vefâtından sonra ziyâret eden kimse, sanki hayâtında ziyâret etmiş gibidir. Server-i âlemin kabr-i şerîflerini ziyâret eden, O’nun yakınları arasına girer, Resûlullahın şefaatine kavuşur. Medîne-i münevverede ikâmet eden kimse, Resûl-i ekremin bulunduğu o mübârek topraktan nasîbini alır. Orada vefât eden, O’nun şefaatine kavuşur.

Medîne-i münevverede, Resûlullahın mescidine gitmeli, kabr-i şerîfi ziyâret etmeli, Resûlullaha ve O’nun iki mübârek halifesi Hazreti Ebû Bekir ve Hazreti Ömer’e selâm vermeli, gerekli olanlar yapılmalı, Resûl-i ekremin mescidinde sesi yükseltmemeli, edebi asla terk etmemeli, Resûlullaha olan hürmet ve tazimde Selef-i sâlihîn gibi olmalıdır. Resûlullahın Ravda-i mutahharasından, minberinden ve mübârek ayaklarının bastığı o yerlerin bereketlerinden istifâde etmelidir. Cebrâil aleyhisselâmın vahiy getirdiği o yerlere bakmakla, oraları görmekle gözleri şereflendirmelidir.

Mescid-i Nebevî, takvâ üzere kurulmuş ve yapılmış bir mesciddir. Orada Ravda-i mutahhara vardır. Burası, Cennet bahçelerinden bir bahçedir. Kur’ân-ı kerîm ve sünnet-i nebeviyye nûrları dünyânın her tarafına buradan yayıldı. Burada bir yer vardır ki, burası Mescid-i haramdan sonra yeryüzünün en kıymetli yeridir. Çünkü orada, Fahr-i âlemin mübârek vücûdu bulunmaktadır. Bu mescidde çok namaz kılmalıdır. Bu sebeple çok nimetlere kavuşulur. Burada kılınan namaz, başka yerlerde kılınan bin namazdan üstündür.

Bu mübarek zat, vefatından kısa bir zaman evvel şöyle dua etti: “Allahım! Senden, günahlarımın affını, vücûdumun afiyetini hüsn-ü yakîn ile dünya ve âhirette huzur, refah ve saadeti dilerim. Ey, günah kendisine zarar vermeyen ve mağfiret kendisinden bir şey eksiltmeyen Allahım! Sana zararı dokunmayan günahlarımı bana bağışla, senden bir şey eksiltmeyen mağfiretini de bana ver!”