İnsanlar başıboş yaratılmamıştır!..

12/04/2019 Cuma Köşe yazarı V.T

Allahü teâlâ, insanları başıboş bırakmadı. Her istediklerini yapmaya izin vermedi.

 

Muhammed Ma’sûm Ömerî hazretleri evliyânın büyüklerinden olup İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin torunlarındandır. 1846 (H.1263) senesinde Delhi’de doğdu. İngilizler Hindistan’ı işgâl edince, Medîne-i münevvereye hicret etti. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin, Mebde’ ve Me’âd kitabını Arabiye tercüme etti ve çok kitap yazdı. 1922 (H.1341) senesinde Mekke-i mükerremede vefât etti. Buyurdu ki:

İmam-ı Muhammed Ma’sûm hazretleri İkinci Cild, 11. Mektûbda buyuruyorlar ki: Allahü teâlâ, insanları başıboş bırakmadı. Her istediklerini yapmaya izin vermedi. Nefslerinin arzularına ve tabii, hayvânî zevklerine, taşkın ve şaşkın olarak tâbi olmalarını, böylece felaketlere sürüklenmelerini dilemedi. Rahat ve huzur içinde yaşamaları ve sonsuz saadete kavuşmaları için arzularını ve zevklerini kullanma yollarını gösterdi ve dünya ve âhiret saadetine sebep olan faydalı şeyleri yapmalarını emretti. Zararlı şeyleri yapmalarını yasak etti. Bu emirlere ve yasaklara (Şeriat) denildi. Saadete kavuşmak isteyen, şeriate uymaya mecburdur. Nefsinin ve tabiatinin, şeriate uymayan arzularını terk etmesi lâzımdır. Şeriate uymazsa, sahibinin, yaratanının gadabına, azâbına düçâr olur. Şeriate uyan kul, mesut, rahat olur. Sahibi onu sever.

Dünya ziraat yeridir. Tarlayı ekmeyip, tohumları yiyerek zevk ve sefâ süren, mahsul almaktan mahrum kalacağı gibi, dünya hayatını, geçici zevkleri, nefsin arzularını taşkın ve şaşkın olarak yapmakla geçiren de, ebedî nîmetlerden, sonsuz zevklerden mahrum olur. Bu hâl, aklı başında olanın kabul edeceği bir şey değildir. Sonsuz lezzetleri kaçırmaya sebep olan, geçici lezzetleri zararlı şekilde yapmayı tercih etmez. [Allahü teâlâ, dünya zevklerinden, geçici lezzetlerinden, nefse tatlı gelen şeylerden hiçbirini, menetmedi, yasak etmedi. Bunları, şeriate uygun, zararsız olarak kullanmaya izin verdi.]

Şeriate uymak için, evvelâ (Ehl-i sünnet) âlimlerinin, Eshâb-ı kirâmdan öğrenip ve Kur'an-ı kerimden ve hadis-i şeriflerden anlayıp bildirdikleri (Akâid)e uygun îman etmek, sonra haram, yasak edilmiş olanları öğrenip bunlardan sakınmak ve yapması emrolunan farzları öğrenip yapmak lâzımdır. Bunları yapmaya (İbâdet) etmek denir. Haramlardan sakınmaya (Takvâ) denir. Niyet ederek şeriate uymaya (İbâdet etmek) denir. Allahü teâlânın emirlerine ve yasaklarına (Şeriat) ve (Ahkâm-ı ilâhiyye) denir. Emredilenlere (Farz), yasak edilenlere (Haram) denir.