Çocuğumu kurtarın!

19/01/2019 Cumartesi Köşe yazarı A.U

Irak’ta yetişen Ebû Bekr bin Hüvârâ hazretlerinin huzuruna bir “kadın” gelerek; “Efendim, az önce filân nehirde oğlum boğuldu. Ondan başka da hiç kimsem yok, ben ne yapacağım” diye dert yandı.
İbni Hüvârâ sordu:
“Peki, ne istiyorsun?”
“Oğlumu bana geri ver.”
“Boğuldu diyorsun.”
“Evet, boğuldu. Ama sen duâ edersen, Rabbim onu diriltir. Azîz ve Celîl olan Allahü teâlâya yemîn ederim ki, O sana bu makâmı vermiştir. Bana bu iyiliği yapmazsan, seni Hak teâlâya şikâyet ederim” dedi.
Büyük velî güldü.
Ve ona sordu ki:
“Nasıl şikâyet edersin?”
Kadıncağız;
“Yâ Rabbî! Ben, içim yanarak bu zâta gidip yalvararak derdimi arz ettim. Ama o, gücü varken oğlumu kurtarmaya yanaşmadı, derim” dedi.
Mübârek, başını öne eğdi.
Sonra sordu kadına:
“Oğlun nerede boğuldu?”
“Filân nehirde” dedi.
O nehrin kıyısına geldiler.
Gerçekten ileride, su üstünde, hareketsiz yatan biri vardı.
Çocuğun cesedi, boğulduğu yerde, su üstünde duruyordu öylece.
İbni Hüvârâ suda yürüdü.
Ve gidip o çocuğu aldı.
Omuzunda taşıdı.
Annesinin önüne bırakıp;
“Al, işte oğlun!” buyurdu.
Kadıncağız, oğlunu gördü.
Kuvvetli bir sevinç çığlığı attı.
Zîra nefes alıyordu çocuk...