Namazın beş vakit oluşu dört dînî delîl ile sâbittir

14/01/2019 Pazartesi Köşe yazarı R.A

"Hazret-i Cebrâîl gelip bana imamlık yaptı ve kendisi ile birlikte beş vakit namazı kıldım ve beş vakit namazla emrolundum."
 
 
12-13 Kasım 2018 târihli 2 makâlemizde, "Salât" kelimesinin farklı manaları üzerinde kısa kısa durmaya çalışmış, bunlardan birisinin de "namaz" olduğunu ifâde etmiştik.
Herkesçe malum olduğu üzere, şartları taşıyan Müslümânlara, her gece ve günde, beş vakit namaz farz kılınmıştır. Namazın beş vakit farz oluşu, edille-i şer'iyye-i erbaa (4 şer'î/dînî delîl) ile sâbit olmuştur. Yani Kitâb (Kur'ân-ı kerîm), Sünnet (Peygamber Efendimizin sözleri/hadîs-i şerîfler, fiilleri ve takrîrleri/tasvipleri), İcmâ-ı ümmet (Sahâbe-i kirâm, Tâbiîn ve Tebe-i Tâbiînin söz birlikleri) ve Kıyâs-ı Fukahâ (Ulemânın ictihâdları) ile sâbittir.
Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîminde buyuruyor ki (meâlen): "Namaz, müminlere belli vakitlerde farz kılındı." [Nisâ, 103]
Bu Nisâ sûresinin 103. âyetinde, "Namaz, belli vakitlerde farz kılındı" buyurulup, ayrıca, beş vaktin hepsi de diğer âyetlerde ayrı ayrı bildirildiği hâlde, “Beş vakit namaz” ifâdesinin, Kur'ân-ı kerîmde, sarâhaten geçmeyişinin sebebi nedir diye bir suâl hâtıra gelebilir. Bu konuda, son dönem Osmânlı ulemâsından el-Hâc Mehmed Zihnî Efendi, "Ni'met-i İslâm" adlı eserinde, "Kutuplarda ve buralara yakın yerlerde, beş vaktin tamâmının teayyün etmemesindendir" demektedir. 
Allahü teâlâ ile kulları arasında Resûl/Elçi olan, bu dînin sâhibi Peygamber Efendimiz, bize namazın beş vakit olduğunu bildirmiştir. Kendisi de, senelerce beş vakit kılmıştır. Artık başka delîl aramak gerekmez.
Biraz sonra, namazın beş vakit farz oluşuyla ilgili, Kur'ân-ı kerîmden ve hadîs-i şerîflerden bazı delîller vereceğiz, ama burada hemen şunu belirtelim ki:
Kitap ve Sünnet’ten sonraki delîl, "İcmâ-ı ümmet"tir. Peygamber Efendimiz, Eshâb-ı kirâm ve onlardan sonra, bugüne kadar gelen bütün âlimler, evliyâ-yı kirâm (ve yine bütün Müslümânlar) beş vakit namaz kılmışlar, bu hususta kesin bir icmâ hâsıl olmuştur.
İslâm âlimleri de, beş vakit namazın nasıl kılınacağını kitaplarında mufassalan/uzunca yazmışlar, böylece "Kıyâs-ı fukahâ" ile de namazın beş vakit olduğu sâbit olmuştur.
Peygamber Efendimiz buyurmuştur ki:
"Hazret-i Cebrâîl gelip bana imamlık yaptı ve kendisi ile birlikte beş vakit namazı kıldım ve beş vakit namazla emrolundum." [Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd, Nesâî]
İbn-i Abbâs (radıyallahü anhümâ) hazretlerine, "Kur'ân-ı kerîmde, beş vakit namazı bildiren âyet hangisidir?" diye suâl edildiğinde, o, şu meâldeki âyet-i kerîmeyi okudu:
"Akşama girerken, sabâha ererken, gündüzün sonunda ve öğle vaktinde Allah’ı tenzîh edin." [Rûm, 17-18]
"Akşama girerken"den maksat, akşam ve yatsı namazları; "sabâha ererken"deki kasıt, sabâh namazı; gündüzün sonundaki, ikindi namazı; öğledeki de, öğle namazıdır. (Tefsîru'l-Celâleyn)